İstanbul’da, Urumçi kentinde 5 Temmuz 2009’da yaşanan olaylarla ilgili protesto gösterisi düzenlendi.
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği ve Memleketler arası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği üyeleri, Tarabya’daki Çin Başkonsolosluğu binası önünde Urumçi olaylarını protesto etmek için bir ortaya geldi.
Olaylarda hayatını kaybedenler için düzenlenen anmada, iştirakçiler Türk bayrakları ve pankartlar taşıyarak sloganlar eşliğinde basın açıklaması yaptı.
Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreteri Abdureşid Eminhaci, 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de binlerce Doğu Türkistanlının hayatını kaybettiğini, on binlercesinin ise kaybolduğunu söyledi.
Eminhaci, Çin’in Shaoguan kentindeki bir oyuncak fabrikasında zorla çalıştırılan Uygur personellere karşı ırkçı Han Çinlilerinin başlattığı akınlar sonucunda çok sayıda Uygur gencin linç edilerek katledildiğini, saldırganların korunduğunu, mağdurların ise tutuklandığını tabir etti.
Bu olayın akabinde 5 Temmuz’da Urumçi’de barışçıl formda adalet talep eden on binlerce Doğu Türkistanlının Çin güvenlik güçlerinin saldırısına uğradığını lisana getiren Eminhaci, bu katliamın Çin idaresinin Doğu Türkistan halkının hak arayışına verdiği yabanî karşılığın simgesi haline geldiğini kaydetti.
Uygur halkının hala birebir baskı tertibi altında yaşamaya zorlandığını ve insan haklarına muhalif uygulamalara maruz kaldığını anlatan Eminhaci, “2025 yılı prestijiyle Doğu Türkistan’da yüz binlerce insan ‘mesleki eğitim’ ismi altında toplama kamplarında tutulmakta, birçok aile parçalanmakta, çocuklar ebeveynlerinden koparılmakta ve kimliklerinden uzaklaştırılarak Çinli ailelere verilmekte ya da devlet yatılı okullarına gönderilmektedir.” dedi.
Eminhaci, dini özgürlüklerin ve temel hakların sistematik formda ihlal edildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“On binlerce cami ve mescit yıkıldı yahut ibadete kapatıldı. Uygur Türkçesi sistematik olarak yasaklanmakta, çocuklara sırf Çince eğitim verilerek kültürel miras şuurlu formda silinmektedir. Çin idaresi, dijital nezaret sistemleri, toplumsal puanlama uygulamaları ve yaygın polis baskısıyla bölge halkının her an izlenmesini sağlamaktadır. Beşerler kanılarını tabir etmekten, geleneklerini yaşatmaktan ve inançlarını lisana getirmekten korkar hale getirilmiştir. Sokaklar nezaret kameralarıyla donatılmış, kentler birer açık hava hapishanesine çevrilmiştir.”
More Stories
Fuhuş çetesinin eline düşen Katerina kurtarıldı
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Günlük Uçuş Rekoru Kırıldı
Kuraklık Tehdidi: Türkiye’de Su İdaresi Acil İhtiyaç